DİSİPLİNDE İŞE YARAMAYAN TEKNİKLER

11.05.2015 316

 

 

 

Şimdiye kadar disipline yönelik ve gerçekten neyin işe yaradığına dair bir anlayışınız olmuştur. Fakat buz dağının bir de öteki yüzüne yani işe yaramayan yöntemlere bakalım. Tehditler, bağırma hatta şiddet uygulama  ebeveynlerin disiplin sağlamaya çalıştığı yollardır fakat bu yollar çocuğunuzun mutluluğuna yardımcı olmaz. Bunların hiç biri gerçekte etkili değildir ve gerçekte bu tarz davranışlar hayatınızı daha kötü bir hale sokar.  

 

                                                      BAĞIRMA  
Hepimiz çocuklara bağırmamamız gerektiğini biliyoruz ancak yine de bağırırız. Biraz yüksek sesin, çocuğun dikkatini çekmeye yardım ettiğini görmek için tellal olmanıza gerek yok. SORUN, BAĞIRMANIN ÇOCUKLARI TAHRİK ETMESİ VE DAVRANIŞLARI DAHA DA KÖTÜLEŞTİRMESİDİR. Çevrelerindeki gürültü, hareketlilik veya gerginlik küçük çocukları kolaylıkla harekete geçirir. Anaokulu çocuklarının  gürültü ile ve rüzgârlı bir gün hareketi ile neredeyse yerle ilişiği kesilmiş hale geldiğini biliriz. Bizler ne kadar gergin olur ve ne kadar çok bağırırsak çocuklarımız o kadar kötü hareket eder. Daha da inanılmaz olan, ebeveynlerin zaman zaman "çocuğum neden her zaman bağırıyor?" demesi. Çocuklar, çevrelerindeki hareketlere ayna tutar; siz dikkatlerini çekmek için bağırıyorsanız, onların da öğreneceği şey bu olur.  

 

Çocuklar ağızlarını açmadan önce düşünmez fakat ebeveynler düşünmeli. Önemli mesajları açıkça ve kesinlikle iletin ancak bağırma misillemesine girmeyin.

 

 SAKİNLİK, BULAŞICIDIR VE ETRAFINIZA YAYILIR; BU YÜZDEN HAYATTA VE EVDE HUZUR İÇİN SESİMİZİ OLDUKÇA HAFİF TUTMAYA ÇALIŞALIM.

 

                                                           TEHDİTLER  
Hepimizin gündelik yaşamımızda sık karşılaştığı bir durumdur. Özellikle otobüslerde kontrol edilemez çocukları ile seyahat eden anneler bunun en güzel örneklerinden biridir. Şehir merkezinden yolculuk, "şunu bırak", "bir daha böyle yaparsan seni tokatlayacağım!", "seni son kez uyarıyorum", "şoföre söyleyeceğim seni burada bıraksın!" gibi sözlerle noktalanır. Bu gibi boş tehditler disiplinde yaygın ve boş girişimlerdir.

 

Çocuklar hadlerini aşarlarsa, kabul edilebilir davranışların sınırlarını ve bunun sonuçlarını bilmeleri gerekir fakat tehditler, kabul edilebilir davranışları öğretmekten ziyade cezaya daha çok odaklanır. Çocuğunuzu sürekli tehdit etmek, sadece korku yaratır.

 

Çocukların ne olacağını bilmelerini sağlayan uyarı ve tehdit arasında bilmemiz gereken bir fark vardır. İyi ebeveynlerin yararlı bulduğu uyarının bir türü "üçe kadar sayacağım" metodudur. Bu metot, yürüme döneminde ama yaşça daha büyük ve okul çağı yaşındaki çocuklarda işe yarar. 5'te dördünü saymaya devam etmek sizi bir yere götürmeyecektir.  

 

                                                     TOKAT ATMA  
Dünya üzerindeki büyük ülkelerde, kendi çocuklarımızı tokatlamanın bir suç haline getirecek yasa düzenliyor.. Hepimiz çocukların evdeki mutluluğa karşı duyarlı olduklarını biliyoruz. Mutsuz evlerdeki çocukların, fiziksel olarak aşırı cezaya, kötü muameleye ve aile içi şiddete maruz kaldıkları çok iyi bilinir. Bir kuşaktaki aşırı derecede dövülen çocuklarla bir başka kuşaktaki anlamsız ilişkiler arasında ispatlanmış bir bağlantı var. Ancak, dayak atma bir neden değil de daha çok bir belirtidir ve bu oldukça rahatsızlık verici tehlikeli bir döngüde nesilden nesile geçen patolojik bir ilişkidir.  

 

                                                      GERİ VURMA
Başka bir durum ise, tokat atma sizi hiçbir yere götürmediği zaman, çocuğun dönüp size vurmasıdır. Çarpma geri döndürülür ve çocuk tekrar karşılık verir. Sonunda çıkması girmesinden daha zor olan bir savaşın içine girersiniz. Savaş kızıştıkça ebeveyn gittikçe sinirlenir ancak çocuk için bu en eğlenceli bir oyun haline gelir. Ebeveynlere bu nitelikler bahşedildiyse kavga sonsuza dek sürebilir. Hatırlayın: Son tokadı atmanıza gerek yok.  

 

DEMOKRASİ İÇİN BİR YER VAR MI?  

 

Şüphesiz bağırma ve tehditlerin işe yaramadığını ve tokatların da sizi hiçbir yere götürmediğini biliyorsunuz; bunların hepsi sağduyu. Ancak yorulduğunuzda, moraliniz bozulduğunda, meşgul olduğunuzda, şaşkına döndüğünüzde, ezildiğiniz ya da üzüntüden bıktığınız zaman sağduyu çok da alışılagelmiş bir durum değildir. Çocuğunuzu, zor kullanma taktiklerini kullanarak hareket ettirmeye çalışmak yanıt değildir. İşe yarayan yöntemler için enerjinizi saklayın ve tüm bu yanlış davranışları  geçmişe ait oldukları yere bırakın.

 

SEVGİYLE KALIN...